Cumartesi Fondüsü


Didar ile tanışıklığımız çocukluğuma dayanır. Ben ortaokula giderken ve Didar bir üniversite öğrencisiyken karşılaştığımızda daha ilk cümlesini bitirmeden çok sevmiştim onu. Cıvıl cıvıldı, etrafına ışık saçan insanlardandı. Aradan yıllar geçti, şimdi Cenevre’de Didar ve kocası Steven’la bir aradayız. İşlerden fırsat buldukça beraber kaçamaklar yapıyoruz. İşte cumartesi günü de
Jura dağının eteğindeki bir otelin restaurantına (Bois Joly) fondü yemeye gittik.

Fondü, salatalar,patatesler ve şarküteri tabağıyla masamız donatılırken hepimiz birer küçük aperitif içtik. Ben tercihimi çok sevdiğim porto şarabından yana kullandım. 



Yemeğe başladığımızda  yolumuza soğutulmuş beyaz şarap ile devam ettik.
Fondünün tuzunu biraz fazla bulsam da geri kalan herkes halinden çok memnundu. Annemin deyimiyle ağzımın tadı bozukmuş. Neyse ki bu sefer porsiyonlar küçük değildi de tıka basa doyduk :)
Fiyatlar ise yine Cenevre’ye gore ucuz, Fransa standartlarındaydı. 




Yemekten sonra arabalara yürürken sonunda baharın buralara da uğramaya karar verdiğini anladık. Yüzümüze çarpan akşam havası  serin serin kucaklıyor ama asla üşütmüyordu.Arabaya binerken sevdiğim insanlarla güzel bir gece geçirmenin keyfiyle dolmuştum. Eve dönüş yolunda  sevgili sevgilimle annem sohbet ederken hafif çakırkeyf kafamla dağ manzarasının keyfini çıkardım.


Not: Fotograf makinesini götürmeyi unuttuğumdan fotoları telefonla çekmek zorunda kaldım. Ne yazık ki çok net değiller.

0 yorum oku / yaz:

Yorum Gönder