Baykuş Paris'te - 2


Sanırım artık Paris günlerini anlatmanın zamanı geldi. Paris'e gittiğimizden şurada bahsetmiştim. Bugün de size bu romantik şehirdeki ilk günümüzü anlatacağım.

Tren ve uçak fiyatları çok pahalı olduğundan Paris'e arabayla gitmeye karar vermiştik. Cenevre'den sabah yedi gibi çıktık, Paris'e varmamız ise öğleden sonra iki buçuğu buldu.

Paris bizi gri bulutlarıyla karşıladı ama neyse ki yağmur yağmıyordu. Metroya yakınlığından ve fiyatlarının kısmen uygunluğundan, kalmak için Boileau otelini seçmiştik ki gerek temizliğinden gerekse konumundan çok memnun kaldık.

Otelimize eşyalarımızı bıraktıktan sonra metroyu kullanmaktansa  Sein nehrinin kıyısından Eyfel kulesine doğru yürümeye karar verdik. Hem etrafı görürüz hem de biraz Paris havası alırız diye düşündük.

İlk dikkatimi çeken sokakların oldukça kirli görüntüsüydü. Her tarafta köpek kakası vardı. Cenevre'de bu mevzuya çok dikkat edilir (Tüm köpek sahipleri yanlarında küçük poşetler taşır ve köpeklerin arkasından hemencecik ganimetleri toplanır). Bir de çok fazla evsiz insan vardı ve sokaklardaki mazgalların üzerinde oturmuş ısınmaya çalışıyorlardı.

Sokak müzisyenlerini çok severim. Sokaklara ruh kattıklarını düşünürüm. Paris'teki bu ilk günümüzde de köprü altında bir sokak müzisyeniyle karşılaştık.


Eyfel kulesi uzaktan kendini gösterdiğinde soğuktan donmuş ellerimi falan unutup hemen fotograf makinesine sarıldım.



Hava bayağı rüzgarlıydı ama biz yine de dibine kadar gitmişken Eyfel kulesine çıkmaya kararlıydık. Kulenin önündeki sıra bile bizi yıldıramadı. 


Bu arada Eyfel kulesinin birinci ve ikinci katına çıkmak için iki seçeneğiniz var: asansör kullanabiliyorsunuz ya da yürüyorsunuz. Biz yürümeyi seçtik (kişi başı 5 euro idi). Böylece anneciğim de 69 yaşında Eyfel'e yürüyerek çıkmış oldu :) 
Ben 28 yaşında soluk soluğa kaldım ama annişim alnının akıyla bu tırmanışı tamamladı.



Kulenin en tepesine çıkmak için çok uzun bir kuyruk vardı ve hava inanılmaz rüzgarlıydı. Göreceğimiz manzara aynı, sadece biraz daha yukarıdan diye kendimizi kandırıp bu sefer asansörle aşağıya indik.

İkinci durak Şanzelize (Champs-Elise), en iyi ulaşım aracı tabanvay diyerek, başladık yine yürümeye. Bu arada da bloğun sevgili baykuşu, Eyfel ile bir hatıra fotografı çektirdi.


Şanzelize yolunda ünlü Zafer Takı'nı (Arc de Triomphe) da gördük. Austerlitz savaşında Napolyon fransız askerlerine 'Evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz.' demiş ve 1806 yılında Zafer Takı'nın inşaatı için emir vermiş. Zafer Takı ancak 1836 yılında yani tam 30 yıl sonra bitirilmiş ve Napolyon'un mezarı 1840 tarihinde zafer takının altından geçirilmiş. Altında 1. dünya savaşında ölen askerlerin mezarı bulunmaktaymış.

Fotograf: Wikipedia'dan

Baykuş zafer takı ile

Son olarak Şanzelize'de bir restaurantta akşam yemeğimizi yiyip otelimize döndük. Günün yorgunluğunu da güzel birer uykuyla çıkardık.

Bu tabanvay gününde bakın kaç adım atmışız:


Hamiş: Sağlıklı bir insanın günde atması gereken adım sayısı 10000 imiş. Biz bunu ikiye katlamışız :)

10 yorum:

  1. Selam ne güzelde anlatmisin Paris´i cok sevindim oraya gittigine,acaba orada hangi dili konustun ki?Bazi gidenler var ve ingilizce kabul etmezlermis dogru mu yanlis mi bilmiyorum,ama kendimde cok gitmek istiyorum oraya.
    sevgilerimle
    gülcan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Gülcan, evet genel olarak Fransizlarda ingilizce bilseler bile Fransizca cevap verme olayi var. Biz Cenevre fransa sinirinda bir fransiz koyunde yasiyoruz ve zaman zaman byle tatsiz durumlarla karsilastik. Fakat Paris daha turistik bir sehir oldugundan olsa gerek hemen hemen her konustugumuz kisi gayet guzel ingilizcesiyle bize yardimci oldu :). Sevgiler!

      Sil
  2. İlk kez yurtdışına çıktığımda Paris'e gitmiştik patronumla. Tam dönücez volkan patlamıştı :) 5 günlük gezi, 10 gün olmuştu ve ben o artı 5 günde salak salak huysuzlanmıştım nasıl döncez yahu diye :s Şimdi senin yazını da okuyunca nasıl özendim..:)
    Bol bol gez, paylaş biz de gezelim seninle! Bu arada baykuşa bayıldım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgil Ucan Karavan,
      Ah ne guzel yerde mahsur kalmissiniz :) Umarim bir gun tekrar yolun duser Paris'e, tabii benim de :)

      Sil
  3. Paris görmek istediğim yerlerden biri,yolculuğunuza dahil olmak güzeldi..

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Bahar,
    Benim de ilk kez yolum düşmüştü Paris'e, tadı damağımda kaldı açıkçası. Sanki ağzıma bir parmak bal çalındı :) Mutlaka bir kere daha gitmek istiyorum. Umarım hayallerimiz gerçek olur :)
    Sevgiler!

    YanıtlaSil
  5. Paris ha! Kaldı ki, benim gibi fransız şiirlerine hasta olan biri için Paris o kadar değerli ki.
    Ne güzel anlatmışsın bir de.
    Bir gün ben de gideceğim; bir de İrlanda var aklımda.
    Baykuş da pek tatlıymış.
    sevgilerimle

    YanıtlaSil
  6. Merhaba Jane,
    Anlatmaya da devam edecegim Paris'i.
    Ben de tadini cikaramadim acikcasi. Bir daha gitmek, gizli sakli sokaklarini kesfetmek ve eski binalarin arasinda hayal kurmak istiyorum.
    Umarim dileklerimiz gerceklesir :)
    İrlanda'yi ben de cok merak ediyorum. Nedense yemyesil ve dogayla icice bir yer canlaniyor gozumde. Fakat daha once giden arkadaslarim biraz hevesimi kirdilar. Olsun, kimbilir?

    YanıtlaSil
  7. Harika :)Bende Parise gitmeyi çok istiyorum.Umarım bana da bir gün nasip olur.İstanbul Kazan Ben Kepçe olur Paris kazan ben kepçe :)Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büşra, sen bu keşfetme aşkıyla çok yakın zamanda gidersin bence :) Sevgiler.

      Sil