Yıl 1993. Bosna savaşı başlayalı 1 yılı aşmış. Saraybosna'da durum çok kötü. Şehir Sırplar tarafından kuşatılmış. Çetnikler (Sırp çeteleri) bir yandan şehre kurşunlar, bombalar, top mermileri yağdırırken bir yandan da keskin nişancıları kadın, yaşlı, çocuk demeden Bosna'lı müslümanları öldürmek üzere nişan alıyorlar...Halk perişan. Yiyebilecekleri ekmekleri, yaralılarını tedavi edebilecekleri tıbbi malzemeleri, kendilerini korumak için kullanabilecekleri silahları yok. Bu en karanlık günlerde gerekli tıbbi ve gıda malzemelerini ve en önemlisi silahları taşımak için bir tünel kazma fikri doğuyor. Sida Kolar isimli yaşlı kadın ailesinin evinin altına bir tünel kazılmasına izin vererek Saraybosna'nın kurtulması için belki de en büyük adımı atıyor. 800 metre uzunluğunla 1.60 metre yüksekliğinde olan tünel, Dobrinya ve Butmir'i birbirine bağlayacak şekilde yapılıyor. Yüzlerce ölü veren, açlık içerisindeki Saraybosna zifiri bir karanlığın içerisindeyken bu tünel sayesinde kente tekrar bir ışık doğuyor...Sırplar tüneli defalarca bombalayarak yok etmeye çalışsalar da neyse ki başarılı olamıyorlar.
Tünelin altında bulunduğu ev
Evin bir kısmını müze haline getirmişler. Burada tünel kazılırken insanların giydiği kıyafetleri, taşınan konserveleri, silahları, çeşitli gıdaları, tünelin yapıldığı malzemeleri sergiliyorlar.
Müzenin bir kısmı (Savaş sırasında kırılmayan cam kalmamış)
Tünel'e doğru giderken yerde bir bomba görüyorsunuz. Bu bomba 8 kişinin ölümüne neden olmuş. İnsanlar yaşayabilmek için ulaşmaya çalıştıkları tünelin sadece bir kaç adım ötesinde ölümle kucaklaşmışlar...
Kısa filmi izlediğimiz oda
O daracık eski tünelde, loş ışığın altında hissettiklerimi size anlatmam mümkün değil... Sanki her bir tahtasına her bir metrekaresine çaresizlik, acı, zulüm sinmiş... İçeride geçirdiğim kısacık zamanda her zamanki gibi hayallere daldım: Kimbilir kimler, neler hissederek geçmişti hayat tünelinden...Çocuklarına yiyecek ekmek götürmek için telaşlı adımlar atan bir baba, insanları korumak için silah taşıyan gençler ve kimbilir daha kimler...
Tünelin çıkışı
Tünelin çıkışında iki küçük kız kendi boyadıkları tünel hatıralarını satıyorlardı. Hiç bağırmadan, bir şey sattıklarını duyurmadan, ellerinde sepetleriyle evin çıkışında oturuyorlardı. Hatta ben ilk başta farketmedim bir şey sattıklarını, Candan görmüş. Bana söyleyince hemen gidip bu küçük taşı aldım geçmişleri acıyla bezeli Bosna'nın güzel çocuklarından...
Hamiş: Artık hepiniz biliyorsunuzdur:1 Temmuz'da Google Reader kapanıyor. Dolayısıyla takip ettiğiniz blogları Bloglovin'e aktarmanız gerekiyor. Beni Bloglovin'de takip etmek için tam da buraya tık!
Merhaba,
YanıtlaSilEtkileyici bir yazı olmuş. Oralara gidip, gezmek, görmek gerek. Bu güzel paylaşım için teşekkürler :))
Benim bloğuma da beklerim: http://bilalsarisen.blogspot.com/
Saygılar, sevgiler..
Geldiginiz ve okudugunuz icin ben tesekkur ederim. Selamlar.
Silvay ya bilmiyodum iyi ki yazdın foto koydun ya.
YanıtlaSil:)
:) Sen de iyi ki okudun.
Sil