Bugün farklı bir konudan bahsedeceğim. Biliyorsunuz ki ben CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi) 'de çalışan bir parçacık fiziği doktora öğrencisiyim. Aynı zamanda bir CERN rehberiyim, yani gezi için gelen Türk okulları olduğunda (evet son zamanlarda gelen Türk ziyaretçi sayısı iyice arttı) onları CERN'ün ziyaretler için açık olan belirli kısımlarında gezdiriyor ve bilgiler veriyorum.
CERN ne ola ki? diye soranlar için : Fransa ve İsviçre sınırında yer alan, dünyanın en büyük parçacık fiziği araştırma labaratuarı oluyor kendileri.
Hem Türkiye'ye gittiğimde etrafımdaki insanların, hem de buraya gelen öğrencilerin sorduğu bir soru var: ''İyi de bu kadar şeyi yapmanızın amacı ne?''
Cevaplamak için oldukça eskilere götüreceğim sizi ve biraz felsefeden bahsedeceğim:
İnsanlar her zaman merak etmişler. Sadece başkalarının onlar hakkında ne düşündüğünü ya da zengin bir adamın paracıklarının kaynağını değil, daha derin şeyleri de merak etmişler ve sorular sormaya başlamışlar. İşte bu sorulardan belki de en eskisi ''Biz nasıl olduk?'', '' Evren nelerden meydana geldi?'' imiş.
Çoğu insanın sandığı gibi Yunan felsefesi Yunanistan'da başlamamış. Başladığı yer şimdiki Türkiye'nin batısında, İonia denilen bir bölge. İonia'nın en zengin şehri olan Miletus'da yaşayan Thales (İsa'dan önce 640'ta doğmuş), meraklı olduğu Astronomi ve geometri konularında araştırmalar yapmak için Mısır ve yakın doğunun bir takım yerlerinde gezdikten sonra, ''Evren neden yapıldı?'' sorusuna cevaben her şeyin sudan meydana geldiğini öne sürmüş. Bu Thales'in ilk filozof olmasının yanı sıra ilk materyalist düşünür olarak da tarihe geçmesine neden olmuş.
Aradan geçen yıllarr, yıllar, yıllar... ( Yazının tam da bu kısmında film ve dizilerdeki şu artık klişeleşen zaman atlaması sahnelerini hatırlayın önce karlar yağıyor sonra etraf yeşilleniyor, meyve ağaçları çiçek açıyor, iyice güneş çıkıyor, sarı yapraklar, tekrar kış...)
İşte şimdi biz de CERN'de en basit tabiriyle maddenin temel yapıtaşlarının ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Peki bunu nasıl yapıyoruz?
Yukarıdaki karikatürü çok seviyorum. En basitinden hepiniz içi su dolu bir oyuncağınızı ya da içinde ne olduğunu merak ettiğiniz herhangi bir objeyi kırmışsınızdır.
İşte o objeleri kırmanıza yol açan merak sayesinde teknolojinin ve fiziğin geldiği şu noktada birbirimize deney tüpleri atma aşamasından oldukça ilerideyiz. CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'nda (BHÇ), ışık hızının %99.9999991'i ile hareket eden bir kaç trilyon proton, halka şeklindeki 27 km'lik tüneli dönüyor ve saniyede 600 milyon kere çarpışıyorlar!
Einstein'in ünlü E = mc2 formülünü hepinizin bildiğine eminim. İşte BHÇ'de de çarpışma enerjisi eskiden varolan fakat artık bulunmayan bir şeylerin yaratılması için kullanılıyor.
Hayır tabii ki dinazorların değil! Ama 13.7 milyar yıl önce büyük patlamadan sonra evrende şimdikinden başka şeyler de vardı.
Mesela bu ''şey'' lere bir örnek de anti-madde. Anti madde diye bir şey hiç duydunuz mu?
Anti-maddeyi maddenin ayna tutulmuş hali gibi düşünebiliriz. En basit tanımıyla her parçacık için zıt yüklü bir anti parçacık var. Fakat bu benzer vatandaşlar için her şey güllük gülistanlık sanmayın.
Madde ile anti madde birbirinin sonunu getirmeye yemin etmiş iki düşman gibi. Karşılaştıklarında birbirlerini yok ediyorlar!
Biliyoruz ki büyük patlamadan hemen sonra eşit miktarda madde ve anti madde vardı. Yani bu durumda bu iki düşmanın birbirini yok etmesi gerekiyordu. Fakat bir şekilde doğa maddeyi tercih etti ve anti madde ilk 1 saniye içinde yok oldu. Peki nereye gitti bu anti madde?
Bilmiyoruz.
Eğer gitmeseydi şu anda siz bu yazıyı okuyamayacaktınız. Evren olmayacaktı.
Bayağı uçuk teorilerden biri de anti maddenin de bir yerlerde bir anti evren yarattığı...
..............Devamı gelecek...............
Vallahi interesan tebrik ediyorum bu mesleginden dolagi sevgilerimle ♥♥
YanıtlaSilGügü,
SilTesekkur ediyorum. Meslegim ilgin de esas ilginc ve gizemli olan evrenin kendisi :)
bayıldım bu konuya
YanıtlaSilzaten merak ettıgım bı konuydu
zamanında ılk baslangıcında bı yazı yazmıstım hatta bu konuyla ılgılı
sevgılı baykusun notları devamını beklıyorum bu yazının merakla
sevglerılmle
Ilgilenmen beni cok sevindirdi Öykü,
SilNe yazik ki genelde insanimiz pek ilgi duymuyor evrenin gizemine. Oysa en basta ne oldugunu anlayabilirsek sonunda ne olacagini da anlamaya yaklasacagiz.
Yazini cok merak ettim hemen arastirip okuyacagim.
Sevgiler.
Böyle güzel bir anlatım olunca kim ilgi duymaz, eline sağlık canım :)
YanıtlaSilah Aslı ablacım istatistikler öyle söylüyor ne yazık ki...Diğer yazıların okunma sayısı bu yazımın kat be kat üzerinde... Halbuki en ilginç yazı bu bencileyin :)
YanıtlaSil