Fotograf: NYC children photography
Eskilere götüren, o günleri özleten bir mim oldu bu. Başlayalım o vakit:
Benim çocukluğum sokaklarda geçti. Annemin öğretim görevlisi olmasından mütevellit, üniversitenin lojmanlarında kalıyorduk. Güvenilir, sıcak bir ortamdı. Evler bahçeli, insanlar içtendi. Evlerin bahçelerine şimdi moda olan, sınırları belirleyen o çitler henüz çekilmemişti. Herkes, herkesin bahçesinden gider dutunu, kayısısını yerdi. Oyun oynarken çişimiz geldiğinde komşu teyzenin evinde giriverirdik tuvalete. Anaokuluna falan da gitmedim ben, mahallede çimlerin üzerinde yuvarlanarak, hayaller kurarak ve bolca arkadaşlarımda oynayarak geçirdim o yılları. Gelelim neler oynadığımıza:
Doğduğundan beri arkadaşım olan Yeloş'la hayali bir oyunumuz vardı. Kuru bir dal komşumuz Mesude teyzenin bahçesini bir harikalar diyarına çeviriyordu. Bu oyunun ayrıntılarını şurada yazmıştım, merak edenler tıklayıversin.
Yine Yeloş'la bahar geldi mi elimize cam kavanozlar alır, kapaklarında delikler açar, çimlerin bolca olduğu alanlara uğurböceklerini toplamaya çıkardık. Bazen 20, 30 kadar topladığımız olurdu. Bir, iki gün kavanozda besler sonra bu kez tuttuğumuz uğurböceklerini salıp her biri için birer dilek tutardık...Uç uç uğur böceği, annen sana terlik pabuç alacak...Çocuk seslerimiz hala kulağımda.
Kurt adamcılık diye bir oyunumuz vardı. 80 sonu, 90 başlarından bahsediyorum, o zamanlar vampirler, kurt adamlar şimdiki kadar ünlü değildi, nerden, nasıl uydurduk bu oyunu bilmiyorum. Mahalle çocuklarının bir kısmı kurt adam olur, normal insanları yakalamaya çalışır, yakaladıklarını inlerine hapsederlerdi. O ''in'' den çıkabilmenin tek yolu özgür bir insanın gelip size el vermesiydi.
Bolca taso oynadım. Cipslerden çıkardı. Sırf tasomuz olsun diye bol bol cips yerdik, en makbul olanları böyle halka içinde halka olup üzerinde Looney Toons karakterlerinin ismi yazanlardı :)
Barbie'leri de es geçmeyeyim. Her bir barbiemin bir ismi ve sevgilileri, kocaları, çok entrikaları hayatları vardı. Farklı oyunlarda hikayeleri değişmezdi. Her biri birer insan gibiydi. Hayatları akıyor ve anıları birikiyordu.
Çok sevdiğimiz bir diğer oyun da lastik atlamacaydı. Çeşitli tekerlemelerle yanana kadar lastik atlardık. Artık çocuklar lastik atlamıyorlar sanıyorum.
Bunların dışında da bol bol saklambaç, yakartop, aç kapıyı bezirgan başı oynardık.
Çok güzel zamanlardı. Herkesin birbirine güvendiği, çocukların anaokullarında hocalar eşliğinde yapılan etkinlikler yerine sokaklarda özgürce üstleri toz toprak olana kadar koştuğu, bolca düşüp dizlerindeki küçük yaralara üfledikleri günlerdi. Tam o yaraya üflerken arkadaşınız gelir ve size el verirdi. Evde otur televizyon izle yoktu, olmasındı da zaten, hava çok güzel dışarı çık vardı.
Mimleyen arkadaşlarıma beni o güzel günlere götürdükleri için teşekkür ediyor ve ben de:
öykü
secilizm
dondurma delisi
ekmek arası biber
öteki pencere
çizgili bayankuş
İstanbul kazan ben kepçe
Özge'nin oltası
eylül harikalar diyarında
gügüyle herşey
arkadaşlarımı çocukluk günlerine çağırıyorum.
Ah o tasolar :)
YanıtlaSilBen de 73. olarak geldim :)
Edibüd, hosgeldin!
SilO plastik tasolar gizli hazinelerimizdi bizim. İnsan cocukken ne kadar kucuk seylerle mutlu olabiliyor...
Mahallenin oğlan çocuğuyla-cici hanım kızı arasına sıkışmış biri olarak, bir kalemde 20 oyun not aldım :))
YanıtlaSilHatta sakladığım bilyeler ve topaç da var aslında tam bu mim için fotoğraf çıkar, umarım bulabilirim :)
Ve itiraf ediyorum elimden sağlam kurtulan tüm oyuncaklarımı hala saklıyorum :)
Secil,
Sil20 oyunu ve fotografini merakla bekliyorum!
Selamlar.
ah ama ne güzelmiş çocukluğun.
YanıtlaSillojmanda şanslıymışsın.
sokakta bahçede.
kurt adam.
yeloş.
taso.
ne mutlu çocukluk yaaa.
:)
Deeptone, evet cok guzeldi, ondandir ki zaman zaman geri donmek istiyorum o gunlere. Sonra tum egitim hayatima bastan baslamam gerektigini dusununce vazgeciyorum :)
Silhiç birşeyin sentetik olmadığı güzel bir çocukluk :)))
YanıtlaSilbiz kır çocuklarıyken, şimdikiler avm çocukları malesef.
bu kurt adam oyunu da mükemmelmiş yalnız ilk defa duydum :)))
çok yaratıcı :)
Fatih, yalniz buyuklerimiz de bizlere hep ah bizim cocuklugumuz baskaydi diye cumleler kurar. Diyorum ki acaba bizden sonraki nesil neler diyecek cocukluklarini hatirlarken :).
Silİlk mim hemcinsten gelir :) ne kadaa şanslıyım çok güzel bir konu geldi. Gerçi sen şimdiki çocukların mahrum kaldığı büyülü çocukluğumuzun en birincilerine değinmişsin. :) hahaha hiç duymadığım Kurt adamcılık oyununuzun yerini şimdilerde vampircilik aldı kanımca.
YanıtlaSilBu güzel mim için teşekkür eder ve bir süre hazırlanmak üzere kendi harikalar diyarına çekilir...
Cizgili hemcinsim,
SilAcaba diyorum yeni couklara oyunu anlatip sonra da patentini falan mi alsam? Para kazanr miyim dersin? :) Senin cocuklugunu anlatmani da merakla bekliyorum.
http://ekmekarasibiber-asgul829.blogspot.com/2013/05/cocukken-oynadgmz-oyunlar-mim.html
YanıtlaSilboya-badana işlerimin arasında yazdım :)
Aysegul,
SilHamarat hatunun hali baska oluyor :). Cevaplarini okudum. Senin de dolu dolu gecmis cocuklugun.
Ne mutlu cocuklugumuzu yasayabilmek simdilerde herkes pc basinda yada korkudan anneler cocuklari disari salmaz oldu güzel bir cocukluk dönemi yasamisin sevgilerimle ♥
YanıtlaSilGügü,
SilSenin sayende bir de gurbette gecen bir cocuklugu dinledik. Cocuk her yerde cocuk. Selamlar
Kurt adamcılık oyununuz çok yaratıcı.
YanıtlaSilÇocukluğumuzda arkadaşlarımızın farkındaydık, şimdiyse onlarla aramızdaki farklılıkların...
Ufuk,
YanıtlaSilInsan cocukken hayal gucu de sinirsiz oluyor. Soyledigin gibi farkliliklar da umurunda olmuyor, hatta farketseler bile herkesi farkliliklariyla sevebilecek kadar kocaman kalbi oluyor cocuklarin. Buyurken parca parca kuculuyor o kalp. Belki de sorun budur.
Selamlar.